Hepimiz bir zaman diliminde, dünyanın bir noktasında, ilk nefesimizi alarak yaşama gözlerimizi açıyoruz. Doğduğumuz anda, sonsuzlukça ahenkli devinimini sürdüren bir gökyüzü altındayız. Güneş, Ay, Merkür, Venüs ve diğerleri.. evrendeki muhteşem ahenk içinde seyrini sürdüren milyonlarca galaksinin, sadece bir tanesinin çekim alanında yaşama merhaba diyoruz. Gezegenlerin bizim doğum zamanımız ve yerimizle ilgili ne bir kaygıları ne de bir tasarrufları var. Onlar bünyelerinde var olan negatif – pozitif çekim alanları ile düzenli bir sistem içinde salınıp duruyorlar. Güneş hayat veriyor ışınlarıyla, fazla ışın yakıyor.
Ay, medcezirlere neden olacak bir çekim alanı ile denizleri kabartırken, hormonlarımıza ne yapıyor dersiniz?
Oysa; onlar insanlara şunu ya da bunu yapalım derdinde değiller. Sadece potansiyelleriyle sakince deviniyorlar, görevlerini yapıyorlar. Bizler herhangi bir zaman ve yerde doğduğumuz anda, var olduğumuz galaksi içinde yer alan gezegenlerin, salınma sistemleri içinde bulundukları yerlere göre bir takım etkiler alıyoruz. Bu etkiler, doğum-ölüm sürecimizde elimizde kullanmamız için var olan potansiyellerdir. Bu potansiyelleri kullanıp kullanmamak bizim seçimimize kalmıştır.
Gezegen etkileri, kader değildir.
Bir bilgisayar alırız, belleğinde birtakım programlar hazırdır. Bu programları kullanarak istediklerimizi yapmamız için de 20GB, 40GB gibi de boş alan vardır. İster word kullanır roman yazarız, ister excel kullanır şemalar oluştururuz, istersek grafikler tasarımlar yaparız. Ya da cd alır oyun oynarız. Emek vererek üretirken, dinlenmek için eğlenmek de isteriz. Yani ister üretiriz ister tüketiriz tamamen bizim seçimimize kalmış. Gezegen etkileri de böyledir. Doğduğumuz andaki gökyüzü yerleşimi bize olumlu olumsuz malzemeler verir. Bu malzemeleri nasıl değerlendirip neler öğreneceğimiz, neler deneyimleyeceğimiz, neleri boş vereceğimiz tamamen bizim elimizde. Seçeriz ya da seçmeyiz. Sonuçta yaşadıklarımız bize yapılanlar değildir. Bizim seçimlerimizdir, biz izin veririz yaşarız. Yaşadıklarımızdan hoşnut oluruz olmayız, ama yaşamazsak hoşnut olup olmayacağımızı bilemeyiz ki.
Gezegenler sürekli devindiği için hiçbir insanın doğduğu andaki gökyüzü durumu kimseye benzemez. Parmak izi gibidir. Tek yumurta ikizlerinin bile gökyüzü aynı değildir. Size özel olan o doğum anınızdaki potansiyelleriniz, gezegenlerin devinirkenki o anda size verilmiş olan malzemelerinizdir. Bunlar doğal olarak hem olumlu hem olumsuz olacak. Olumsuz olmazsa olumlunun değerini nasıl biliriz? Güçsüzlüklerimiz olmazsa gücümüzü nasıl anlarız? Sorun olmazsa çözümü bulurkenki gücümüzü nasıl kazanırız? Yaşam deneyimler bütünü, neleri deneyimlemek istiyorsak doğduğumuz anda, malzemelerimiz elimizde hazır. Astroloji yardımı ile malzemelerimizi tanırız, potansiyellerimizi bilerek değerlendiririz.
Münevver Maya Çetiner
Ekim 2009-Ankara