2000 yılından önce doğan ve şu anda yetişkin olan bizler, çok ilginç zamanlara ve olaylara tanıklık ettik, yine nadir bir zamana tanıklık edip, bu tanıklığın etkilerini zaman içinde deneyimleyeceğiz.
Hepimizin bildiği, son aylarda herkesin içten içe hem korkarak hem merakla etkilerini beklediği, öncü burçlarda neredeyse orbsuz (yaklaşık değer) olarak gerçekleşecek olan, Pluton- Uranüs-Jüpiter– Mars muhteşem enerji karesi.
Birkaç binyıl öncesinden gökyüzünü gözlemleyen insanlar herhalde şöyle diyordu “Dünyadan bakıldığında bir döngüsünü 248 yılda tamamlayan Pluton ile 84 yılda tamamlayan Uranüs öncü burçlarda yerleşecek, bunlara 12 yıllık döngüsü ile jüpiter eşlik edecek, Mars da son öncü burçtayken tam kare oluşturacak, bonus olarak da Güneş ve Ay tutulmaları tam kareye eşlik edecek. Acaba binlerce yıl sonra gökyüzünün bu nadir oluşumu sonucu dünyada neler olacak?”
Bizler bu nadir zamanı yaşayacağız. Merak ettim ve sabırla gün gün geriye gittim. Bu dört gezegen ortalama 300, 400, bazen 700 yıllık aralıklarla sabit ve değişken burçlarda orblu olarak kare oluşturmuşlar ancak 5610 yıl boyunca şu andaki burçlarda aynı yerlerde olarak aynı öncü kareyi oluşturmamışlar. Defalarca, kullandığım üç ayrı astroloji programında sınadım ve gördüm ki Nisan 2014 te Koç burcunun 13:40 derecesindeki Uranüs, Yengeç burcunun 13:55 derecesindeki Jüpiter, Terazi burcunun 13:33 derecesindeki R Mars ve Oğlak burcunun 13:34 derecesindeki R Plutondan oluşan öncü Büyük kare, geçmişte M.Ö. 24 Kasım 3596 yılında yine oluşmuş. (Uranüs 22:29 derece Koç burcunda, Jüpiter 22:53 derece Yengeç burcunda, Mars 21:35 derece Terazi burcunda, Pluton 22:26 derece Oğlak burcunda) O yılların tarih bilgisine gittiğimizde karşımıza çıkan uygarlık ise Sümerler. M.Ö. 4000 civarlarında Orta Asya’dan, bataklık alan olduğu için o zamana kadar yerleşilmemiş olan Mezopotamya’ya gelip, bataklıkları kurutan ve o topraklara yerleşip 1000 yıl boyunca insanlığa büyük miraslar bırakan Sümerler.
Sümerler’in son büyük tufan sonrasındaki tarihin ilk yazısı olan çivi yazısını M.Ö. 3500 lerde bulduğunu tarih bilgilerimizden hatırlıyoruz. Gökyüzünü sürekli gözlemleyen, belki de o zamanda gözlemleyebildikleri yedi gezegen olduğu için Zigguratlarını yedi katlı yapıp 7. Katları rasathane olarak kullanan, buldukları çivi yazısı sayesinde, gezegenlerin neye göre nerede bulunduklarını ifade edebilmek amacıyla, Dünyanın çevresini 360 derecelik daire olarak tanımlayan bu uygarlık, Astronominin ve günümüz Astrolojisinin de temellerini attı.
Sabit yıldızlar ortalama 70 yılda bir derece ilerlediğine göre, M.Ö. 3500 lü yıllarda Spica Kralların burcu Aslan’da olmalı. Astroloji bilgilerimiz o zamanlardan bugüne yansıdığına göre acaba Spica o zamanlarda Krallara, Uygarlığa şans ve parlaklık mı getirmişti de o yüzden mi Spica’ya bu anlam atfedildi diye düşünmeden edemiyorum. O yıllarda Krallara şans getiren Spica günümüzde Terazi burcundayken ünlenmek hep yazılı ve görsel medyada daha kalabalıklar içinde, ortak alanlarda olmayı mı tanımlıyor acaba?
5610 yıl önce 22. derecelerde oluşan muhteşem enerjili büyük kare Nisan ayında bu sefer 13. derecelerde yinelenecek, üstelik o zamanki karede olmayan Ay ve Güneş tutulmaları eşliğinde. 13 sayısının olumsuz olarak kabul görmesinin nedeni de yine Sümerlerden günümüze gelen bir görüş. 282 maddelik Hammurabi Kanunlarında 13. madde uğursuz sayıldığı için atlanmış. Çok yıllar önce izlediğim Dünya Tarihi isimli komedi filminde, Musa dağdan elinde üç tablet üzerine yazılmış 15 emirle inerken “size 15 emir getirdim” der, o sırada tabletin birini düşürür ve kırar, “size 10 emir” getirdim der. Acaba Zigguratın 7. Katından gökyüzünü gözlemleyen bir Sümerli inerken 13. basamaktan düşüp öldü sanılırken, kendine geldikten sonra bu olayı Güneş tanrısı Şamaş’ın bir uyarısı olarak algılayıp 13 sayısına dikkat mi çekildi bilinmez. Çünkü Kabbalistler 13 sayısını ölümle nitelendirirler, bu ölüm bilindik ölümün dışında bir durumun bitip başka bir biçimde yeniden oluşmasını da ifade eder. Tarot kartlarında da 13. Kart ölüm kartıdır yeniden doğmayı da tanımlar.
Dünyada aylardır pek çok astrolog gökyüzünün bu konumuna ilişkin olası etkileri, önce kendi ülkeleri, sonra kişisel haritalar için yorumluyor, bizler de yorumluyoruz, günlerce de yorumlayacağız. Gökyüzünde oluşan gezegen dizilimleri, bazı nadir oluşumlarıyla dünyada yaşayan bizlere sembolik anlamda, bazı zamanların yaklaştığını gösterir ki yaklaşanın anlamına göre hazırlıklarımızı yapalım. Gezegen dizilimleri yukarda tüm dünyanın üzerinde oluşur, demektir ki bütün dünya bu etkiden nasibini alacak. 8 Nisan’da Retro Mars, Terazi burcunun 19. derecesine gelmesiyle birlikte aylardır süren Jüpiter-Uranüs-Pluton T karesine dahil olarak Büyük Kareyi oluşturmaya yaklaşık açısıyla başlayacak. 14 Nisanda Ay Mars ile kavuşarak 15 Nisandaki tutulmasının saatler öncesinde açı kalıbını güçlendirecek, 23 Nisan gecesi ve 24 Nisan’da tam kare 13. Derecelerde netleşecek, ardından tam kare etkisi 1 derece orbla sürerken 29 nisanda Güneş tutulmasıyla birlikte yeniay oluşacak. 12 Mayıs’ta uzaklaşan açılarıyla birlikte tam kare etkisi bitecek. Belki yine yaklaşık 5610 yıl sonra, başka bir medeniyette, başka biçimlerde bir başka astrolog da “2014 Nisan’ında aynı kare gerçekleşmişti, dünyada artık 2014 sonrasında hiç birşey eskisi gibi olmadı. O zamanda oluşan aynı kareden sonra medeniyetimizin temelleri atıldı, artık hiç birşey 7624 yılından öncesi gibi olmayacak” diyecek.. bilinmez.
Gezegenlerin hızları nedeniyle, ağır hareket eden gezegenler arasındaki açılar uzun aralıklarla oluşur, bunlara hızlı hareket eden gezegenler eşlik eder, üstüne bir de tutulmalar olunca etki katmerleşir. Hızlı hareket eden gezegenler sık sık açı yaparlar etkileri de daha hafif ve kısa süreli olur, ağır hareket eden gezegenlerin açı etkileri de ağır olur ve uzun yıllar sürer. Yukarıda M.Ö. 3596’ya kadar gün gün geri gittiğimi söylemiştim, ağır hareket eden gezegenler arasında nadiren büyük kareler oluşsa da, önümüzdeki günlerde oluşacak kare kadar uzun sürenine -daha az etkili başka açı kalıpları olarak- nadiren rastladım. Bağıra bağıra gelen bu etki sadece ülkemizi değil dünyayı da pek çok sarsıcı gelişimlerin beklediğini gösteriyor. Uzun yıllar içerisinde bireyselliğin giderek hızlandığı bu dönemde, dünyayı bitki ve hayvan olarak adlandırdığımız diğer canlılarla paylaşan insanlar olarak hepimiz, ortak yaşamanın, birbirimize saygılı olmanın, birbirimizin haklarını yememenin, maddi manevi hırslarımızın ve güç istençlerimizin gereksizliğinin, kişisel, ulusal dünyasal savaşların, baskı ve ayrışmaların anlamsızlığının, elde edeceklerimizin peşine düşerken, aslında elimizde olanın kıymetini nasıl da bilmediğimizin, bugüne kadar olumlu olumsuz yaptıklarımızın sonuçlarının misliyle kendimize dönmesinin ne demek olduğunun farkına varacağız.
Her anlamda büyük ayıklanmalar olacağını düşünüyorum. Balık burcundaki Neptün, Chiron ve Venüs kavuşumu bize, büyük enerjili olaylar yaşarken olanların, Jüpiter ve Satürn ile olan olumlu açılanmaları eşliğinde, manevi etkilerin, ruhsal gelişimlerimizin, birbirimize destek olmanın, paylaşmanın, her türlü aldatılmalara, kandırılmalara, yalanlara karşı dikkatli olmamızın, sabırlı ve sakin olup hayatımızın her alanında –kişisel, ruhsal, ilişkisel, yönetimsel, ülkesel ve ülkelerarası- şiddetten uzak durmanın, farkındalığımızın artmasının ne kadar önemli ve iyileştirici olduğunu hatırlatacaktır.
Önümüzdeki zamanlarda dünyada her anlamda yer altı, yerüstü sarsıcı etkiler yaşayabiliriz, gerilimlere, şiddete, salgın hastalıklar, saldırılara, savaşlara, gerçekleşmesini elimizde olmayan nedenlerle engelleyemeyeceğimiz, yersel, ülkesel ve ülkelerarası, ruhsal, fiziksel her türlü depremlere tanıklık edebiliriz. Ayak seslerini hissettiğimiz, yukarıda oluşan güçlü enerji bizlere de elbette güçlü biçimde yansıyacaktır, her etki nasıl kullandığımıza göre tepki verir. Bu güçlü enerjinin güzel insanlar aracılığıyla hızla (Mars) olumlu (Jüpiter) değişimlere, devrimlere (Uranüs) ve dönüşümlere (Pluton) neden olmasını, sevgiyle ve iyiniyetle her alandaki bilgilerimizi paylaşarak, birbirimize destek olarak, birlikte çok olumlu sonuçlar üretmeyi diliyorum! Bizler ve bizden sonraki nesiller, 5610 yıl öncesinden Sümerlerde olduğu gibi yeni uygarlıklara adım atabiliriz, dilerim şiddetsiz ve sancısız olsun
Sonuçları uzun zamanlara yayılacak olan gelen günlerin etkilerinin, bütün dünya insanları ve canlıları için, birlikte, hayrımıza ve güzelliklere neden olmasını diliyorum.
Münevver Çetiner
9 Mart 2014 – Ankara